Hayatımızın her dönemi
dişi ve erkeğe kendi özel problemlerini ve bunların
bireyce çözümünü gerektirir: öğrenim, aile
ilişkileri, kariyer kararları ve bizim de konumuz
olan sağlık gibi. 20'li, 30'lu ve 40'lı yaşlarda
vücudunuzda değişiklikler olur. Bu değişimler
salgıladığınız hormonlar vasıtası ile
gerçekleştirilir. Endokrinoloji ve Metabolizma
Uzmanı Profesör Dr. Selçuk Can'dan hormonlarımız ve
vücuttaki görevleri ile ilgili bilgiler aldık.
20'li
yaşlarda hormonlar:
Kadın: Bu dönem
çocuklukta genç kızlığa geçiş dönemidir. 10 lu
yaşların başında bir kız çocuğunun bedeni ergenlik
çağına girişin etkisiyle gelişir. Beyin alt
kısmında bulunan hipofiz bezinden gelen luteinize
edici hormona (LH) ait sinyaller kız çocuğunun
yumurtalıklarını uyarır. Kadınlık hormonu östrojen
ufak miktarlarda salgılanmaya başlar. Dokuz yaşında
cinsel bölgede kıllanma, on yaşında göğüslerde
tomurcuklanma başlar. Ergenliğe ilk adımlarını atan
kız çocuğunun 10 yaşından itibaren boyu hızla
artar. Memeleri büyür ve kalçaları yuvarlaklaşır.
Rahim ve döl yolları büyür. Gelişimin son noktası
ise genç kızın ilk âdetini görmesidir. İlk adet 11
ve 16 yaşları arasında herhangi bir zamanda
olabilir. Başlangıç yıllarında adetler düzensiz
olur. Ara kanamalar olabilir. Kadınlık hormonu
östrojenin salgısı yerine oturdukça adetler düzene
girmeye başlar. Bu evrede artık boy uzaması durur.
Kemik gelişimi tamamlanmıştır. Bu kritik evrede
hatalı beslenme veya hormon dengesizliği boyun kısa
kalmasına ve gelecek yaşlarda osteoporoza yol
açabilir.
Erkek: Erkek çocuğunda adölesan
dönemi hipofizden salgılanan LH hormonunun
yumurtalıklardan erkeklik hormonu testosteronu
uyarması ve yine hipofizden salgılanan FSH'nın sperm
üretim sinyalini vermesiyle başlar. Erkek çocuğunda
onbir-oniki yaşlarında cinsel bölgede kıllanma,
yumurtalarda büyüme başlar. Ses kalınlaşmaya, yüzde
sivilceler çıkmaya başlar. Erkek çocuklarında boy
büyümesi daha geçtir. Oniki yaşından itibaren hızlı
boy uzaması başlar ve gelişim 18 yaşında dek devam
eder. Sakal ve bıyıklar çıkar. Kaslar ve kemikler
gelişir. 20 li yaşlara girildiğinde erkek fiziksel
ve cinsel gücünün doruklarındadır ancak psikolojik
olgunluğa erişmesi için birçok tecrübe yaşaması
gereklidir.
30'lu
yaşlarda hormonlar:
Kadın: Hayatın en yoğun tempolu
yaşandığı 30'lu yaşlarda, vücut daha fazla yorulmaya
başlıyor ve buna bağlı olarak seks hormonları da
düzensiz salgılanmaya başlıyor. Örneğin, adet
öncesi dönem bazı kadınlar için 20'li yaşlarda
ağrısız geçerken, 30'lu yaşlara gelindiğinde fazla
stresli bir iş veya evlilik yüzünden ağrılı
geçebiliyor. Bu yaşlarda cinsel arzularınız
testosteron hormonun kontrolü altında olmasına
rağmen, östrojen cinsel ilişki sırasında kadının en
çok ihtiyaç duyduğu hormondur. Bu yaşlarda kadınlar
cinselliği doyasıya ve özgürce yaşamanın tadına
varırlar, düzenli bir seks hayatları vardır.
İstatistikler, haftada bir kez cinsel ilişkide
bulunan kadınların kandaki östrojen seviyelerinin
yükseldiğini gösteriyor. 30'lu yaşların
ortalarından sonlarına doğru hormonların
düzensizleşmesi nedeniyle, adet dönemi öncesi
sıkıntıları artıyor. Baş ağrıları, sinirlilik,
huzursuzluk ve tahammülsüzlük gitgide artan dozlarda
görülmeye başlıyor. Migreni bulunan kadınların yüzde
60'ı bu dönemde migren krizine tutuluyor.
20'li
yaşların sonu 30'lu yaşların başı hamilelik için en
uygun dönemdir. Eğer kendinizi bebek yapmaya hazır
hissediyorsanız ilk yapmanız gereken ayrıntılı bir
check-up'tır. Vajina ve rahim doktor tarafından
muayene edilmeli, gerekiyorsa ultrasonografi
çekilmeli, kan, idrar, şeker ve guatr testleri
yapılmalıdır. Kan testlerinde Toxoplazma, Rubella,
Sitomegalovirus ve Herpes testleri yapılır. Fazla
kilolarınız var ise bunlardan kurtulmak için bir an
önce perhize girmelisiniz. Bu görüşmede doktorunuz
aşılarınızın eksiksiz olup olmadığını da kontrol
etmelidir. Hamilelik öncesi ne kadar sağlıklı ve
ideal kilodaysanız hamileliğiniz de o kadar rahat
geçecektir. Önce sigarayı bırakmalı, spor yapmalı,
sağlıklı bir beslenme düzeni geliştirmeli, her gün
sekiz bardak su içmeli, vitamin takviyesi yapmalı,
kahve ve çay tüketiminizi azaltmalısınız.
Olimpiyatlara hazırlanan bir sporcu gibi vücudunuzu
hamileliğe hazırlamalısınız.
Erkek: 30'lu yaşlarda erkekler cinsel
açıdan platoya girerler. Hormon düzeylerinde ne
artma ne de azalma vardır. Bu dönem birçok erkeğin
babalık duygusunu ilk kez tattığı zamanı içerir.
Erkekler 30'lu yaşlarda günümüzün sert hayat
mücadelesinin stresi ile karşı karşıyadırlar. Sporu
bırakmışlardır. Sinirlerini yemek yiyerek veya içki
ile dağıtmaya çalışırlar. Stres ve obezite
testislerden salgılanan testosteron düzeyini
düşürür. Sigara kullanımı damarları büzüp, dolaşımı
engelleyerek penisin cinsel ilişki sırasında
yeterince sert olamamasına neden olur. 30'lu
yaşlarda karşılaşılan birçok olumsuzluklara rağmen
genelde erkeğin vücudu dinç, testosteronu yeterli,
sperm sayısı bir kadını hamile bırakacak
düzeydedir. Ancak günümüzün tempolu yaşamına
dayanamayanlarda iktidarsızlık ve kısırlık sorunları
belirir.
40'lı
yaşlarda hormonlar:
Kadın: Günümüzde insan
yaşı 80'e dek uzadığı için 40'lı yaşların sağlıklı
geçirilmesi yaşlılık döneminin sorunsuz geçmesi için
özel bir önem taşımaktadır. Bu dönemde
yumurtalıklar daha az östrojen üretmeye başlar.
Cinsel isteksizlik, ani duygu değişiklikleri, çabuk
sinirlenme, âdetin süresinin ve kanamasının azalması
başlar. Bunlar vücudunuzda hormon değişimlerinin
olduğunu gösteren sinyallerdir. Ancak menopoza
girmenize daha on yıl vardır ve bu dönem premenopoz
dönemidir. Premenopozda (menopoz öncesi dönem)
sıcak basmaları, terleme, uykusuzluk, yorgunluk,
konsantrasyon güçlüğü, çabuk sinirlenme, vajinal
kuruluk hissedebilirsiniz. Ancak her kadının
premenopoz tecrübesi farklıdır. Bazıları sadece
sıcak basması ve terleme hissederken, bazılarında
duygusal değişiklikler ön plandadır, bazıları ise
hiç bir şey hissetmeden sağlık ve esenlikle bu
evreyi atlatabilir. Prof. Dr. Selçuk Can bu dönemde
bir endokrinoloji yani hormon uzmanına başvurmanızın
hormonsal durumunuzu belirlemede ve tedavinizin
başlatılması bağlamında kritik olduğunu söyledi.
Endokrinoloji uzmanı ile sağlık problemlerinizi
konuşurken açık ve rahat olmalısınız, böylelikle
menopoz öncesi semptomları anlamada ve belirtilerle
mücadelede daha başarılı olursunuz. Doğum kontrol
hapları menopoz veya premenopoza bağlı gelişen
uykusuzluk, irritabilite, vajinal kuruluk, cinsel
ilişkide ağrı gibi belirtileri geçirirler, aşırı
adet kanaması olanların kanama miktarını
azaltırlar. Aşırı kan kaybı demir eksikliği yaratıp
kansızlığa yol açtığı için bu dönemde doğum kontrol
hapının faydaları önem kazanmaktadır. Menopoz
esnasında hormon kullanımının meme kanserini
attırdığı bilimsel çalışmalar ile kanıtlanmıştır.
Özellikle ailesinde meme kanseri olanlar ve daha
önce meme kanseri geçirenler östrojen tedavisi alır
ise meme kanserine yakalanma riski artar. Menopoz
sonrasındaki dönem kemik kaybının en yoğun olduğu,
osteoporozun başladığı dönemdir. Menopoz esnasında
vücutta ensülin direnci oluşur. Kilo artışı başlar,
iyi kolesterol HDL düzeyi düşer, kötü kolesterol LDL
düzeyi artar. Şeker hastalığı bu dönemde açığa
çıkabilir. Tansiyon yüksekliği başlayabilir.
Gençliğinde düşük tansiyonu olan bir kadın bu
dönemde yüksek tansiyon hastası haline gelebilir.
Kalp hastalığı menopozdan sonra daha sık baş
gösterir. Günümüzdeki menopoza ulaşan kadınlar
annelerinin menopoz dönemindekinden çok daha değişik
hayat standartlarına sahipler. Bu sağlık alanında
da geçerlidir. Hormon tedavisi alanlar kemik
kaybını %50 oranında azaltırlar ancak en son
araştırmalar östrojen tedavisi alan kadınlarda kalp
hastalığı ve felç gelişme riskinin daha fazla
olduğunu göstermiştir. Eğer bir kadında karaciğer
hastalığı, bacakta veya akciğerde kan pıhtısı
hikâyesi, sebebi bilinmeyen vajinal kanama, daha
önce geçirilmiş meme kanseri, kalp hastalığı, rahim
kanseri ve şeker hastalığı varsa o kadın hormon
tedavisi almamalıdır. Bu dönemde osteoporozu
önlemek için günde 1000 mg kalsiyum ve 800 ünite D
vitamini alınmalı, aerobik, koşu ve yürüyüş gibi
egzersizler yapılmalıdır.
Erkek: Erkekler
yaşlandıkça erkeklik hormonu düzeyleri de düşer.
Genç erkeklerde testosteron düzeyi sabah maksimum
düzeyde iken yaşlı erkeklerin sabahları testosteronu
daha azdır. Bu yüzden enerji ve seks gücünde azalma
görülür. Testislere spor esnasında veya bir trafik
kazasında gelen darbe, kemoterapi uygulamaları,
testislerde iltihap veya enfeksiyon, testis
bölgesine radyasyon gelmesi gibi dış faktörler
erkeklerde testis fonksiyonunu bozar ve erkeklik
hormonu testosteronu düşürür. Bu durum da seks
gücünde azalma görülür. Hipofiz tümörleri ve
prolaktin yüksekliği de testosteron salgısını
azaltır. Ancak testosteronu düşüren en sık neden
günlük kullanılan ilaçlardır. Özellikle 40'lı
yaşlarda yoğun tüketilen tansiyon, kalp ve depresyon
ilaçları testosteronu ve erkeklik gücünü olumsuz
etkiler. Bu sırada çıkabilecek şeker hastalığı da
damarları tıkayıp seks hayatını olumsuz
etkileyebilir. Ekonomik ve sosyal açıdan refaha
ulaşan, mesleğinin zirvesine yerleşen 40'lı
yaşlardaki erkek için en büyük problem sağlıktır.
Hormonlarınız yoldan çıkarsa:
Kadın: Kadının bünyesi
hormon dengesizliğine erkekten daha meyillidir.
Endokrinoloji Uzmanı Prof. Dr. Selçuk Can kadınlarda
gördüğü en önemli iki hormon problemin polikistik
over hastalığı ve prematür menopoz olduğunu
belirtti. Kadının seks hormonları her ay sistemli
bir şekilde salgılanıyor. Ancak fizyolojik ve
psikolojik nedenlerden dolayı hormonlar
dengesizleşebiliyor. Polikistik over sendromunda
yüzde kıllanma, sivilceler, düzensiz adet görme ve
hamile kalamama durumu olur, yumurtlama olmaz ve
overlerde onlarca irili ufaklı kistler belirir. Bu
hastalığa polikistik over hastalığı denilir. Bu
kistler erkeklik hormonu testosteronun fazla
salgılanmasına neden olur. Adetlerin arası açılır,
ara kanamalar başlar. Yüz, sırt, meme, bel ve
bacakta sert, siyah erkeksi kıllar belirir. Bu
hormon dengesizliği kısa zamanda fazla şişmanlayan
veya ailesinde şeker hastalığı olanlarda görülür.
Hormon tedavisi, ensülin direncini düşüren metformin
ve zayıflama programı ile problem çözümlenebilir.
İş hayatında başarılara
imza atan dinamik profesyonel kadınların korkulu
rüyası erken (prematür) menopozdur. Normalde
menopoz yaşı 52'dir. Ancak günümüzde iş hayatının
baskıcı yaklaşımı sonucu birçok kadın geç evleniyor
ve daha çocuk bile doğuramadan 30'lu yaşlarda erken
menopoza giriyor. Bir kadının 40 yaşından önce
adetten tamamen kesilmesi prematür yani erken
menopozdur. Bu durum bağışıklık sisteminin seks
hormonları üreten üreme sistemi ile ters bir
reaksiyona girmesi ve yumurtalıkların tahribatı ile
olur. Erken menopozda yoğun stres, toksik maddeler
ve genetik faktörler rol oynar. Erken menopoz
geçiren kadının günümüzün ileri tıp teknolojisinin
imkânları ile dahi hamilelik şansı yoktur.
Erkek: Bir erkeğin
başına gelebilecek en kötü sendromlardan biri
testosteron düzeyinin düşmesidir. Erkeklerde düşük
testosteron seks ve sevişme isteğinin azalmasına,
sperm sayısının düşmesine, penisin sertleşmesinin
azalmasına sebep olur. Testosteronu az olan
erkeklerin göğüsleri büyümeye başlar. Vücutta
testosteron salgısının durduğu evreye andropoz
denilir. Erkekler de menopoza giren kadınlar gibi
andropoza girdiklerinde aşırı terleme, sıcak
basmaları, konsantrasyon güçlüğü, depresyon
hissederler. Bazen testosteron azlığı ani ve çok
ağır olur. Bu durumda sakal ve bıyıkların uzaması
durur, kas gücü azalır ve kemik erimesi başlar. Ses
kalitesi incelir. Hayalar yumuşar ve ufalır.
Testosteronun erkek olmanın mücadeleci ruhunda rolü
büyüktür. Testosteron düzeyi düşen erkekler çok
daha uysal olurlar. |