Kıllanma ülkemizde gerek toplumumuzda gerekse tıp
dünyasında fazla gündeme gelmeyen ancak çok sık
rastlanan bir sorundur. İstatistikler genç kızların
% 25 inin, orta yaşlı kadınların % 85 inin
istenmeyen kıllarını çeşitli yöntemlerle yok
ettiklerini bildiriyor. Tüylenmenin gençkızlarda
yarattığı belirtiler ve derin psikolojik baskılar
hastanın bizlere başvurmasını da engelleyebiliyor.
Kıllanması olan kişiler yaz aylarında evlerinden
dışarı çıkmaktan çekinirler, arkadaşlarıyla plaj
veya havuza gitmek istemezler. Kolları açık bir bluz
veya mayo giymek onlar için bir azaptır. Kıllanma
basit bir kozmetik sorun olmaktan çok psikolojik ve
sosyal yönleri olan bir hastalıktır. Özellikle
adolesan dönemde kıllanma acilen araştırılmalı,
nedeni bulunup, tedavi edilmelidir.
Kadının hayatı boyunca dinamik seyreden hormon
değişiklikleri kılların çıkış sürecini etkiler.
Ergenlik evresinden önce yüzdeki kıllar açık sarı
renkli ve incedir. Bunlara vellus tüyler denilir.
Ergenlik sonunda hormonlar ince tüyleri
kalınlaştırır, ve koyu renkli terminal kıl haline
sokar. Terminal kılların koltuk altı ve genital
bölgede çıkması normaldir. Ancak artan erkeklik
hormonu testosteronun etkisiyle terminal kılların
öncelikle yüzde, iki göğüs arasında, meme uçlarında,
bel, göbek ve bacak üstlerinde belirmesine tıp
dilinde hirsutizm yani erkek tipi kıllanma adı
verilir.
Tüylenme her yaştaki kadında rastlanabilen önemli
bir kozmetik sorundur ve en sık hormon araştırması
gerektiren durumlardan biridir. Tüylenme nadiren
ciddi hastalıkların habercisi olabilir. Tüylenmeyi
incelerken sorulacak ilk soru şudur: "Tüylenmeyi
nasıl tanımlıyorsunuz ?"
İnsan vücudundaki tüyler kıl folikülü denilen
derinin içerisinde gömülü cepçiklerde bulunur.
Tüyler ancak bu foliküllerden beslenip, büyürler.
Bir kılın ilk çıkışından dökülmesine kadar geçen
süre 6 aydır. Bu yüzden hormon tedavisiyle kıl
döktürttme en az 6 ay sürer. Bu tedavileri
yaptıranlar oldukça sabırlı olmak zorundadırlar.
Kılların büyümesinde genetik, hormonsal ve metabolik
faktörler rol oynar. Ön kol, baldır ve bacağın diz
altı kısmında her iki cinste görülen ve hormonlardan
bağımsız gelişen tüyler vardır. Buralardaki tüyler
hormon tedavisiyle eksilmezler. Erkek ve kadınlarda
farklı kıllanma olmasının sebebi her iki sistemde
farklı hormon aktivitesinin olmasıdır. Aslında
erkeklerde kadınlık hormonu östrojen az miktarda,
kadınlarda da erkeklik hormonu testosteron az
miktarda bulunur. İşte bu testosteron seviyesinin
artması kadınlarda kıllanmaya neden olur. Tıp
dilinde bu durum "hirsutizm" olarak adlandırılır.
Hirsutizm bıyıklarda, çene altında, şakaklarda, meme
uçlarında, iki göğüs arasında, omuzlarda, karında,
kalçanın üstünde ve bacakların üst kısmında kıllanma
olmasıdır. Dünya üzerindeki her milletin kıllanma
derecesi birbirinden farklıdır. Ortadoğu ve
Akdeniz'de yaşayan kadın ve erkekler Kuzey Avrupa'da
yaşayanlara göre daha tüylüdür. Tüylerin bir
görevide güneş ışınlarının veriği zararı azalmaktır.
Bu yüzden bu bölge insanının diğerlerine göre niçin
fazla tüylü olduğu kolayca anlaşılır. Sonuçta Türk
milleti kıllı bir ırktan gelmektedir. Televizyonda
veya sinemada Cladua Schiffer gibi Avrupa veya
Amerika kökenli bir modele özenen ve onun gibi
pürüzsüz bir cilde sahip olmak isteyen genç
kızlarımız bize sıklıkla başvurmaktadır.
Unutulmaması gereken nokta bu kızlarımızın Türk
standartlarına göre tamamen normal olmasıdır.
Tüylenme bazen önemli bir hastalığın belirtisi
olabilir. Adetin 3 ve 5 inci günü arasında alınan
kanda estradiol, LH, FSH, testosteron, prolaktin,
TSH, DHEAS, 17 hidroksiprogesteron testlerinin
yapılması tüylenmenin nedenini aydınlatır. Bu
tetkikler kaliteli bir araştırma laboratuvarında
yapılmalı ve alanında uzmanlaşmış endokrinoloji
uzmanlarınca tercüme edilmelidir.
Tüylenmenin en sık nedeni genetiktir. Ailesinde
tüylü kişiler bulunan gençler daha fazla
kıllıdırlar. Bu anne veya baba tarafında olabilir.
Bu şekilde başvuran kişilerin adetleri düzenlidir,
doğurganlıkları normaldir. Özellikle Malatya,
Erzincan gibi İç veya Doğu Anadolu bölgesinden gelen
ailelerde bu durum sık görülür. Genetik kıllanması
olan kişiler önce hormon testlerinden geçmelidirler.
Sonuçlar normal çıkarsa epilasyon ile kıllarını
aldırmalıdırlar. Kıllanmanın ikinci büyük sebebi
polikistik over hastalığıdır. Bu hastalıkta
yumurtalıklarda çok sayıda milimetrik boyutta
kistler bulunur. Kistlerin oluşmasının sebebi
doğuganlık çağındaki her kadında normal olarak
görülen yumurtlama işleminin olmamasıdır. Bu minik
kistlerden östrojen hormonu az salındığı gibi, kadın
cinsel yaşamı için ters etkiler gösteren testosteron
hormonu fazla salınır. Sonuçta bizim
hiperandrojenizm adını verdiğimiz hormon
dengesizliği açığa çıkar. Hormonlar kan dolaşımı
vasıtasıyla tüm organlara taşındığından bu
dengesizlik tüm vücutta olumsuzluklar yaratır. Cilt
yağlanır, yüzde ve sırtta hiçbir tedaviyle geçmeyen
sivilceler çıkar, adetlerin düzeni bozulur, saçlar
seyrelir, kilo artar. Poikistik over hastalığı şeker
hastalığına istidatı olan veya ailesinde şeker
hastalığı bulunan kişilerde görülür. Şeker yükleme
testi yapılarak teşhis konulur. Bu hastalığın en
kötü yönü kısırlığa yol açmasıdır. Hasta çocuk
sahibi olmak istiyorsa yumurtalıkları uyaran hap
veya aşı tedavisi, bu söz konusu değilse kıllanmayı
azaltcı ilaçlar kullanılır. Etkinlik sırasına göre
en sık kullanılan ilaçlar Diane-35, Desolett,
Myralon ve Aldacton'dur. Her üç ilacın etki
mekanizması ve özellikleri farklıdır. Bu ilaçlar yan
etkilerini iyi bilen endokrinoloji uzmanlarınca
kullanılmalıdır. Diane-35, Myralon ve Desolett
östrojen hormonu içeren haplardır. Ödem, yüzde
şişlik, tansiyon yükselmesi, safra kesesi taşı,
migren ve sigara içenlerde bacaklarda pıhtı
oluşumuna neden olabilirler. Bu ilaçları
kullananlarda ortalama 2 ile 5 kilo arasında ağırlık
artışı olur. Polikistik over hastalığı ve buna bağlı
kıllanma aşırı kilolu kızlarda daha sık görülür.
Kıllanmanın daha nadir görülen bir sebebi böbrek
üstü bezinden kaynaklanan hormon dengesizliğidir. Bu
dengesizlik doğuştan gelir ancak ergenlik çağında
açığa çıkar ve akraba evliliği bunda bir etkendir.
Kıllanma şikayeti ile doktora başvuran hastaların
%8'inde böbrek üstü bezi hastalığı görülür. Bu
teşhisi koymak için böbrek üstü bezi ACTH denilen
hormonla 1 saat boyunca uyarılır ve hormon testleri
uygulanır. Böbrek üstü bezi fazla çalışan hastaların
tedavisi düşük dozda kortizon ile yapılır.
Eğer kıllanan kişide saç dökülmesi, klitoriste
büyüme, kas gelişimi, ses kalınlaşması varsa böbrek
üstü bezi veya yumurtalıklarda ultrason ile tümör
aranmalıdır. Kıllanma nadiren tümör veya kanser
belirtisi olabilir, bu yüzden endokrinoloji
uzmanının denetiminde gerekli testlerin ivedilikle
yapılması önemlidir.
Kıllanmanın tedavisinde epilasyon önemli yer tutar.
Şu an piyasada olan metodlardan laser epilasyon en
iyi metoddur. Laser epilasyonunda kıl kökleri laser
vasıtasıyla temizlenir. Daha eski bir yötem olan
iğneli epilasyonda işlem iğneyle yapılır ancak daha
fazla acı verir. Hassas ciltlere yapılan epilasyonla
ciltte lekeler kalabilir. Epilasyondan sonra güneşe
çıkmamak, denize girmemek ve koruyucu-besleyici
kremler sürmek gerekir. Unutulmaması gereken nokta
hormon dengesizliği olan kişilerin tam dengeye
ulaşmadan epilasyon yaptırtmamalarıdır. Bu durumda
epilasyonla alınan kıllar bir kaç ay içinde geri
gelir. Hormon dengesi ancak bir hormon uzmanının
(endokrinoloji) denetiminde kurulur. Kıllanmanın
tedavisinde en başarılı sonuçlar aynı anda hem
hormon hem de epilasyon tedavisi yaptıranlarda
görülür. |
|